Blog / mehmet

Oyunlarda Silah Bırakmak ve ‘Amerikan Şiddeti’nin Kökenleri

ap837252180395

K. Mehmet Kentel / mehmet.kentel@gmail.com

Amerika ciddi bir travma içinde. Her seferinde böyle oluyordu da ben bu kez yerinde gördüğüm için mi bana öyle geliyor, yoksa “artık yeter” denilen bir noktaya mı gelindi, bunu bilmiyorum; ama Connecticut’taki Sandy Hook ilkokulunda yaşanan katliam ülkeyi ciddi biçimde sarsmış durumda. Herhalde öldürülen çocukların çoğunun 6-7 yaşında olması da insanların son bir haftadır yutkunurken böylesine zorlanmalarına sebep.

Dünyanın muhtemelen en ‘serbest’ silah yasasına sahip olan, bir araba üzerine su sıçrattığında “ya içeride bir uzun namlulu varsa” diye düşünüp sesini çıkartamadığın ülkesinde, muhafazakâr medya suçu video oyunlarına atmak için hemen harekete geçti. Kotaku’nun paylaştığı şu hikâyeden de, daha önce video oyunları cemaatinin gündemine Grand Theft Auto’yu yasaklama/sansürleme girişimleriyle gelen eski savcı Jack Thompson‘ın, Kotaku özelinde tüm oyun gazeteciliğine ettiği küfürlere tanık olmak mümkün.

Aynı linkteki paylaşmaya asıl değer olan şey ise, ‘gamer’ Antwand Pearman’ın, diğer oyunculara yaptığı çağrı. Bir oyun grubu lideri olan Pearman, online shooter’larda bir gün boyunca ateşkes çağrısı yapıyor, video oyuncularının da yaşanan trajediyi umursadığını göstermek için.

Daha önce çeşitli kereler, video oyunlarıyla toplumsal şiddet arasındaki ilişkinin, ne Thompson gibilerinin iddia ettiği gibi doğrusal bir sebep-sonuç ilişkisi olabileceğini, ne de oyuncu cemaatinin kendini korumaya alarak reddedebileceği kadar basit bir şey olduğunu yazmıştım (örneğin). Bülent Somay’la yaptığımız söyleşide de, shooter’larla ilgili asıl meselenin şiddetten çok, hareketlerin otomatizasyonu olabileceğini söylemişti Somay.

Pearman’ın ateşkes çağrısı, bu meseleye dair çok farklı bir yaklaşım getiriyor ve şiddetin kökeni hakkında belki de Amerikan medyasında asla konuşulmayan bir açıyı, farkında olmadan da olsa, yakalıyor.

Bu olay ve genel olarak Amerika’daki şiddet kültürü hakkında tüm tarafların ortaklaştığı önemli unsurlardan biri, Amerika’nın şiddetle olan ilişkisinin “akıl almaz” olduğu. Bir tür “Amerikan istisnacılığı” içinde yürüyor tartışma. Oysa belki tepelerine drone bombaları yağan, sokaklarında Amerikan askerlerinin kol gezdiği, ABD’nin tetiklediği iç savaşlarla parçalanan dünya halkları tartışmaya dahil edilse, bu “akıl almaz istisna” biraz daha anlaşılabilir hale gelir. Muhafazakârlarının liberal kültür endüstrisini, liberallerinin ise silah kontrolü ve sağlık sistemindeki yetersizlikleri suçlamaktan daha öteye gidemediği tartışma ortamı, ısrarla bir şeyi görmezden geliyor: ABD’nin tüm dünyada sürdürdüğü emperyalist savaş ve şiddet politikalarının ‘ev’deki yansımaları. Amerika’daki şiddetin patolojisi, ABD’nin dünyanın geri kalanında ürettiği şiddet konuşulmadan, izole biçimde çözümlenemez. Amerika dünyanın en çok silah üreten ülkesi değil sadece, aynı zamanda en çok şiddet üreten ülkesi. Ve bu şiddet türlü yollardan ihraç ediliyor dünyaya: ön cephede savaşlar, arkada o savaşları konu alan oyunlar, filmler. Askerlerinin dünyanın dört bir yanında bilfiil savaşa tutuştuğu bir ülkenin online oyuncularının birinden ateşkes çağrısı gelmesi bu yüzden önemli, zira oyuncuların oynadığı oyunların çoğu, ülkelerinin iştirak ettiği gerçek ya da hayali savaşları simüle ediyor. Oyunu durdurma çağrısı, dolaylı bir yoldan, Amerika’daki şiddetin kaynağına dair bir şey söylemiş oluyor böylece: ben mouse’u bırakıyorum, sen tüfeğini bırakabilecek misin?

Yorum bırakın